KESK İzmir Şube Platformu Memur ve Emekli Memurlara Yapılan Zamları Protesto Etti
SULTAN AKSİYON KELEŞ
Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, İzmir Konak’ta memur ve emekli memurlara yapılan zamları maaş bordrolarını yakarak protesto etti. KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, “Bugün brüt 12 bin 147 TL olan tüm kamu çalışanlarına verilen ek sabit ödeneğin taban aylık katsayıya dahil edilmesini istiyoruz. En düşük emekli maaşının 12.000 TL’ye yükseltilmesini istiyoruz. Net 18 bin 700 TL. Fiyat gelirlerine uygulanan vergi.” “Oran yüzde 10 olarak sabitlenmeli ve temel tüketim kalemlerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. İşçilerin yol giderleri karşılanmalı, öğle yemekleri ücretsiz verilmeli. Tüm kamuya geçim tazminatı sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalı. işçiler” dedi.
Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şube Platformu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon oranları dikkate alınarak yapılan memur ve emekli memur maaş artışlarını protesto etmek amacıyla Konak’ta YKM önünde toplandı. . “Sefaleti kabul etmiyoruz, insanca yaşamaya yetecek bedel istiyoruz” pankartı arkasında toplanan KESK üyeleri, maaş bordrolarını yakarak tepkilerini dile getirdi.
KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş basın açıklamasını okudu ve şunları söyledi:
“Türkiye İstatistik Kurumu ENFLASYONUN EN AZ YARISINI KARA DELİKTE Yutuyor”
“Zam yağmuruyla başlayan ve bu yağmurun her ay şiddetlenerek kasırgaya dönüştüğü güçlü bir yılı geride bıraktık. Her ne kadar ülkeyi yönetenler ‘işçiyi, memuru, emekliyi mağdur etmedik’ şeklinde konuşmalar yapsa da “Enflasyon” nedeniyle fiyatlarımızın ve maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu ülkede maaşlarımız yıllardır düşüyor. Fiyatlarımız TÜİK’in açıkladığı enflasyona göre ve TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre artırılıyor. TÜİK, çarşıda, markette, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını kara delik gibi yutuyor.
“DEVLET HEPİMİZLE ALAY EDİYOR”
Her yıl aynı oyun sahneleniyor. Sadece son üç yıla baktığımızda bile maaşlarımızın ve ücretlerimizin ne kadar kırmızıya döndüğünü görüyoruz. Yıl 2021, bağımsız ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırmaları Kümesi’nin (ENAG) verilerine göre 2021 enflasyonu yüzde 83 olarak açıklandı. TÜİK’in açıkladığı oran ise yüzde 36 ile bunun yarısından bile azdı. Yıl 2022, fiyat artış fırtınasının hiç dinmediği koşullarda Ekim ayı itibarıyla TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 85’i aştı. Artış yağmuru devam etse de TÜİK Aralık ayında yıllık enflasyonu yüzde 64 olarak açıkladı. Ancak ENAG’ın bilgilerine göre 2022’de enflasyon TÜİK verilerinin 73 puan üzerinde yüzde 137 oldu. Yıl 2023, hükümet bir önceki Orta Vadeli Programda (OVP) yüzde 8 olan enflasyon hedefini yüzde 24,9’a çıkardı. Yılın ilk aylarında bu hedefe ulaşılamayacağının netleşmesi üzerine hedef Temmuz ayında iki kattan fazla artırılarak yüzde 58’e çıkarıldı. Bunun işe yaramayacağı görülünce 6 Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) enflasyon hedefi yüzde 65’e çıkarıldı. ENAG, 2023’te enflasyonun yüzde 127 artarak yüzde 127’ye çıkacağını açıkladı. TÜİK rakamı. Bütün bunlara rağmen 3 Ocak’ta açıklanan ‘Yıllık enflasyon yüzde 64,77’ verisinden sonra hükümet sözcüleri hiç sıkılmadı. “Yıllık enflasyon hedefimiz olan yüzde 65’in altında kaldı” diyebilir. Hükümet sene başından bu yana enflasyon hedefini kademeli olarak 2,5 kat artırarak ve yıl sonunda bu hedefin 0,23 puan altında olduğumuzu söyleyerek hepimizle dalga geçiyor.
“CEBİMİZDEKİ MAAŞIN YARISI EMEKLİ MAAŞIMIZA YANSIMAYACAK”
2024 yılına girdik. Temel tüketim sorunlarından gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar artış yağmuru devam ediyor. Bu koşullar altında 6 aylık enflasyon farkı (yüzde 29,78) artı toplu sözleşme zammı (yüzde 15) ile 2024 yılı Ocak ayından itibaren maaşlarımıza toplam yüzde 49,25 oranında zam yapılması büyük bir müjde olarak sunuluyor. Ancak bu ‘iyi haber’ koca bir yalandır. Çünkü fiyatların enflasyon oranında artması dünyanın her yerinde sıfır artış anlamına geliyor. Gerçek hayat pahalılığının yapay TÜİK rakamlarıyla yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de bu, işçilerin cebinden çalmaya devam etmek anlamına geliyor. Nitekim bugün aldığımız maaşlar ve elimizdeki maaş bordroları yıllardır devam eden bu soygun düzenini kanıtlıyor. Buna göre, eşi çalışmayan ve 2 çocuğu olan bir kamu çalışanının en düşük maaşı, eş ve çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL olurken, ortalama kamu çalışanı maaşı, eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL’de kalıyor. Üstelik Temmuz 2023’te kabul edilen ‘yeni maaş rejimi’ ile bu tutarların 12 bin TL’si ‘ek ücret ödeneği’ olacak, ortalama 5 bin TL’si ise ‘ek ödeme’ adı altında baz maaşa yansıtılmayacak. . Kısacası cebimize gelen maaşın yarısı emekli maaşımıza yansımayacak.
“SEFALETTE EŞİT OLMAK İSTEMİYORUZ AMA HAK ETTİĞİMİZ REFAHTA BİRLİK OLMAK İSTİYORUZ”
Şu anda 7 bin 500 TL olan asgari emekli maaşının ne kadar artacağı henüz belli değil. Altı aylık enflasyonun (yüzde 37,6) artması durumunda asgari emekli maaşı 10 bin 320 TL’ye çıkacak. Bu nedenle geçen yıl ek aylıktan yararlanamadığı için sefalete sürüklenen milyonlarca emekli, bu sayıya sosyal yardım payının eklenmesini bekliyor. Ancak yüzde 10’luk sosyal yardım payı eklense bile asgari emekli maaşı açlık sınırının ve asgari fiyatın altında 11 bin TL olacak. Yoksullukta ve sefalette eşit olmak istemiyoruz ama hak ettiğimiz refahta birlik olmak istiyoruz. Bunun için öncelikle şu anda brüt 12 bin 147 TL olan tüm kamu çalışanlarına verilen ek ücretin aylık baz katsayıya dahil edilmesini istiyoruz. Ardından eş, çocuk, kira, ulaşım gibi yardım kalemleriyle birlikte asgari kamu çalışanı maaşının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Ekonomik büyümeden refahtan adil payımızı almamızı sağlayacak düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Asgari emekli maaşının 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Fiyat geliri üzerinden alınan vergi oranı yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel tüketim kalemlerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. İşçilerin seyahat masrafları karşılanmalı ve öğle yemekleri ücretsiz sağlanmalıdır. Tüm kamu çalışanlarına geçim tazminatı sağlayacak yasal düzenleme yapılmalıdır. Buradan tüm kamu çalışanlarına sesleniyoruz. Yıllardır tekrarlanan ve bizi her geçen gün daha da sefalete sürükleyen bu oyuna bir son verelim. TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına, hükümetin ‘refah payı’ aldatmacalarına kanmayalım. Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet sistemine karşı insanımıza yakışır bir ücret, güvenli bir iş ve güvenli bir gelecek için omuz omuza duralım. Buradan bir kez daha tüm kamu çalışanlarını KESK’e bağlı sendikalarda birlikte mücadele etmeye ve örgütlenmeye davet ediyoruz. Yaşasın onurlu mücadelemiz! Yaşasın KESK!”